Mobbing ile Mücadele Derneği Antalya İl Temsilcisi Dr. Ozan Uzkut, “Mobbing davalarında karar vermeden önce mobbing bilirkişisine danışılması olası mağduriyetlerin yaşanmaması açısından çok önemlidir. Her geçen gün mobbing toplum ve yargı mensupları tarafından algılandıkça yeni görüşler belirleniyor, bunların çoğu da mobbing mağdurunun lehine ama maalesef çoğu mobbing mağduru hala bunun farkında değil. Bu yüzden dava açmaktan korkuyor. Hâlbuki bu konuda derneğimize başvursa ona her türlü desteği ücretsiz verebileceğimizi bilse bence durum çok farklı olur” dedi.

‘Mağdur olmayın’

Mobbing davalarında mağduriyetlerin yaşanmaması için bilirkişiye danışılmasının doğru olacağını hatırlatan Dr. Uzkut, “Bu konuda yerel mahkeme hakimlerinin de tutumlarını ayrıca değerlendirmek gerekir diye düşünüyorum. Mobbingi anlamak uzmanlık ve tecrübe işi. Tecrübesizce ve bilmeden yanlış kararlar verilebiliyor. O yüzden mobbing davalarında bilirkişilik müessesesinin işletilmesi çok önemli ve hakimlerin de bir karar vermeden önce mobbing bilirkişisine danışması olası mağduriyetlerin yaşanmaması açısından çok önemli. Önceden hakimler mobbing bilirkişiliğine daha çok başvururken, değişen bilirkişilik mevzuatından sonra mobbing bilirkişisi istemekte zorlanıyor, bu da bir çok mobbing mağdurunun oluşmasına sebep oluyordu” diye konuştu.

‘Daha cesur davranılmalı’

Yerel mahkemede çözüm bulunamayan birçok olayın Yargıtayda çözüldüğünü ancak, olayı Yargıtaya götüremeyen birçok mağdurun sıkıntı içinde olduğunu hatırlatan Uzkut, “Umarım yerel yargıçlar ya mobbing bilirkişisi kullanırlar ya da Yargıtay içtihatlarını (Mahkemelerce verilen kararlarda bir sorunun çözümü için izlenen yolu ifade edip, somut bir konu hakkında yargının uyuşmazlığı çözümleyen kararı) çok iyi takip ederler. Bunun bir örneği geçen yıllarda şöyle yaşandı. Bir bankada yapılan performans anketi sonrası şube müdürünce ağır sözlerle eleştirilen ve istifa iması yapılan kadın memura hastane tarafından ‘anksiyete (kaygı) bozukluğu’ teşhisi konuldu. Banka, iş sözleşmesindeki sağlık hükümleri uyarınca kadın memurun işine son verdi. Bunun üzerine kadın ‘işe iade davası’ açtı. Ancak yerel mahkeme davayı reddetti. Mahkemenin ret kararında, davacı kadının davalı işyerinde sürekli ve sistematik bir biçimde kötü muameleye ve mobbinge maruz kaldığına dair ‘şüpheden uzak’ bir tespit bulunmadığına yer verildi. Yargıtay yerel mahkemenin bu kararını bozarak, ‘Davacının hastalanmakta ve rapor kullanmakta kusuru yok. Davacı kadın çalışanın işe iadesine karar verilmeli’ dedi. Yargıtay kararında mobbing konusunda önemli tespitlere de yer verildi. Bu tespitlerden bazıları ise mobbingin varlığı için şüpheden uzak kesin delil aranmaz. Davacı çalışanın kendisine işyerinde mobbing uygulandığına dair kuşku uyandıracak olguları ileri sürmesi yeterlidir. Yüzde 100’lük bir ispat aranmaz. Şüpheden uzak delil arama ceza yargılamasında olur. Özel hukuk ve iş hukuku yargılamasında vicdani kanaatin oluşmasına yetecek kadar bir ispat yeterlidir. Taraflarca ileri sürülen delillerin sıhhat ve kuvvetinde tereddüt edilmesi halinde işçi lehine yorum ilkesinin uygulanması gerekir. Mobbing gibi diğer dava türlerine göre ispatı nispeten daha zor olan bir konuda kesin ve mutlak bir ispat aranmaz tespitleri yer almıştır. Bu kriterlerden sonra umarım birçok mobbing mağduru daha cesur davranır ve yerel hakimlerimiz de daha anlayışlı, doğru kararlar verir” diyerek konuşmasını tamamladı.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Sizlere daha iyi bir hizmet sunabilmek için sitemizde çerezlerden faydalanıyoruz. Sitemizi kullanmaya devam ederek çerezleri kullanmamıza izin vermiş oluyorsunuz. Daha fazla bilgi için Çerez Politikası