İlhan İşman

Genel Başkan

 

“Mobbing insan hakkı ihlalidir.”

Ne güzel söylemiş Oğuz Atay “Cam kırıkları gibidir bazen kelimeler; ağzına dolar insanın… Sussan acıtır, konuşsan kanatır.”

Söze nerden, nasıl başlasak? bilemedim ama direk gireyim.

Anayasalar dünyanın bütün demokratik ülkelerinde uzlaşma metinleridir. Toplumun büyük çoğunluğunun ortak yaşam amacıyla Devlete verilen yetki ve yönetim şekilleri ile bireylerin hak ve özgürlüklerinin sınırlarının belirlendiği, hukuksal toplum sözleşmeleridir. Bu sözleşmeler hazırlanırken toplumun tüm kesimlerinin birleştikleri ve anlaştıkları geniş bir mutabakatla ortaya çıkarlar. Demokratik Hukuk Devletinin olmazsa olmaz temel unsurları olan ve denge-fren unsuru niteliğindeki Kuvvetler Ayrılığının mutlak suretle korunması gerekir. Adalet duygusunun kaybolduğu hiçbir devlet yapısının ayakta kalması mümkün değildir. O nedenle Adalet Mülkün Temelidir sözü tüm Mahkeme salonlarında yer bulmaktadır.

Yargının üçlü sacayağı; hakim, savcı ve avukatlardır. Sacayağından biri olmazsa veya biri işlevsiz kalırsa sacayağı devrilir. Sacayağı devrilirse de adalet devrilir.  Bu üçlü sacayağı insan haklarının, demokrasinin ve hukukun üstünlüğünün savunucularıdır. Hiçbir siyasal yapının veya düşüncenin temsilcisi olmamaları gerekir. Herkesin bu coğrafyada geleceğe güvenle bakarak yaşaması için; fikirlere saygı duyarak birlik ve beraberliğimizi bozacak davranışlardan uzak durması gerekir. Özellikle Devlet mekanizmasının bir baskı aracı haline getirilmesinden özenle kaçınılması gerekmektedir.

Unutulmamalıdır ki; Anayasa Mahkemesi kararları, kesindir. Yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar. Açık yüreklilikle belirtmek isteriz ki Anayasa ortadayken toplumu ve kurumları; bunca sorunun içinde bir kez daha ayrıştırarak erişilecek süreç dönülmez sorunlar üretebilir.

Bu girizgahı neden yaptık?

Malumunuz Dernek olarak bizim misyonumuz, çalışma barışını korumak, onurlu çalışma hakkını gözetmek, beşeri sermayemiz olan deneyimli birikimli insan kaynağımızı heba etmemek, pozitif işyerleri oluşmasına katkı sağlamak amacıyla mobbing ile mücadele etmektir.

Yıl 2010 Derneğimizi kurduk. Yıl 2011 Mobbing ile Mücadele konusunda ilk idari düzenleme olan 2011/2 Sayılı “İşyerlerinde Psikolojik Tacizin (Mobbing) Önlenmesi” Başbakanlık genelgesinin yayımlanmasına elimizden geldiğince katkı sağladık. Yıl 2024 ortada hala Müstakil bir Mobbing ile Mücadele Kanunu yok. Hadi ülke olarak onu yapmadık, yapamadık. Pekiyi, çalışma hayatı için önemli katkılar sağlayacak İLO’nun 190 Sayılı “Çalışma Yaşamında Şiddet ve Tacizin Önlenmesi” uluslararası sözleşmesine niye imza atmıyoruz. Biz çalışma barışı, insana yakışır iş, onurlu çalışma hakkı konularında sözleşmeyi ilk imzalayan Uruguay’dan Fiji’den daha mı geri bir ülkeyiz? Neden çalışanına değer veren bir ülke olma gayreti içerisinde değiliz. Geleceğe dönük bir vizyonla şapkamızı önümüze alıp düşünmemiz gerekiyor.

Bu vesile ile İLO’nun 190 Sayılı “Çalışma Yaşamında Şiddet ve Tacizin Önlenmesi” uluslararası sözleşmesine ülkemizin de imza atması için dernek olarak açık çağrımızı tekrarlıyoruz.

Şimdi asıl konumuza dönelim. Mobbing konusunda Anayasa Mahkemesi tarafından alınan kararın herkesi bağladığını bildirmek istiyor, kararı dikkatinize sunuyoruz.

“Kamusal makamlar; psikolojik taciz oluşturan durumları tespitle yetinmemeli, bu tür davranışların oluşmaması ya da telafi edilmesi amacıyla etkili önlemleri hızla almalıdır. Kamusal makamların psikolojik taciz iddiaları karşısında hızlı davranarak gerçeği ortaya çıkarması, psikolojik tacizi ortadan kaldıracak, tekrarlamasını önleyecek tedbirleri alması ve mağdurun zararlarının giderilmesini sağlamalıdır.”

Mobbing nedeniyle işlenen cinayetler ve intiharlar ortada. Bu sessiz çığlığa kulak vermezsek; Saadet öğretmene, Uzman hekim Ece’ye, Cerrah Doktor Mustafa’ya ve yaşadıkları mobbing nedeniyle intiharı seçen üniformalı mesleklerdeki sayısız isimsiz çalışana vefa borcumuzu nasıl ödeyeceğiz. Bu vebali nereye kadar taşıyacağız. Elimizi vicdanımıza koyup düşünmemiz gerekiyor.

Anayasa mahkemesi kararına rağmen harekete geçmeyen, kararı gözmezden gelen, yok sayan yöneticileri, bu alanda faaliyet gösteren ama maalesef elini taşın altına koymaktan çekinen, Kurum ve Kuruluşları görev, yetki ve sorumluluklarının gereğini yapmaya davet ediyor, uyarmak istiyoruz.

Demedi demeyin kanaatimiz odur ki “Anayasal Suç işliyorsunuz”

Adalet mülkün temelidir. Gün gelir adalete sizin de yolunuz düşer.

Bizden hatırlatması taktir elbette ki yüce Türk Milletinindir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Sizlere daha iyi bir hizmet sunabilmek için sitemizde çerezlerden faydalanıyoruz. Sitemizi kullanmaya devam ederek çerezleri kullanmamıza izin vermiş oluyorsunuz. Daha fazla bilgi için Çerez Politikası