İlhan İŞMAN

Mobbing ile Mücadele Derneği

Genel Başkanı

Her fırsatta dile getiriyoruz. “Nerden gelirse gelsin, kim yaparsa yapsın şiddetin her türlüsüne karşıyız.”

Bilimsel çalışmalar şiddet davranış ve eğilimlerinin tüm insanlarda bulunabileceğini; ancak bu eğilimlerin kişilerin kalıtsal yapısına, aile ortamına, içinde yaşadığı sosyal çevre ve imkanlara, gelişim sürecinde karşılaştığı her türlü olumlu ya da olumsuz anılara göre şekil alacağını gösteriyor.

HEGEM Şiddetle Mücadele vakfı ile işbirliği protokolü imzalayarak, özellikle “Çalışma Yaşamında Şiddet ve Tacizin Önlenmesi” konusunda ortak hareket etmek, fikir birliği ve güç birliği içerisinde bu alanda sorumluluk almak, destek ve katkı sağlamak amacıyla yola çıktık. Bize bu fırsatı veren ve bu konuda ülkemizin önde gelen bilim insanlarından biri olarak; mütevazı kişiliği ve alçak gönüllülüğü ile gönlümüzde taht kuran HEGEM Vakfı başkanı, şiddetin bilgesi Adem Solak beye yürekten teşekkür ediyoruz.

HEGEM Raporlarını okuyup inceledikçe şiddet konusunda yapılması gereken çok önemli işler olduğuna yakından tanıklık ediyoruz.

Bu raporlardan öğrendiğimiz verileri ve sonuçları farkındalığı artırmak, bilinç oluşturmak, konuya dikkat çekmek, kamuoyu oluşturmak adına sizlerle paylaşmak istiyoruz.

Her şeyden önce belirtmek gerekir ki bu çalışmalarla birlikte ülkemizde yeni yeni mesleklerle karşılaşacağız.

“Yeminli Şiddet Önleme Formatörü” ve “Yeminli Sosyal Arabuluculuk”

Gelin hep birlikte HEGEM Raporlarına göz atalım, öğrendiklerimizi sizlerle paylaşalım.

Şiddetle mücadelenin en etkili yolu, şiddetin daha ortaya çıkmadan aile, okul ve her türlü sosyal yaşam alanlarında önlenmesidir. Araştırmalar gösteriyor ki; şiddetin ortaya çıkardığı zarar, şiddeti önlemenin maliyetinden kat kat daha fazla.

Bu anlayışla Cumhurbaşkanlığı 11. ve 12. Kalkınma Planlarında; aile, kadın, çocuk bağlamında şiddetle etkin mücadeleye, önemli atıflarda bulunuluyor.

Gelin hep birlikte şiddet ve şiddetle mücadeleye odaklanıp 12. KALKINMA PLANI’nı inceleyelim.
Madde: 723.1. de, “Aile içi şiddeti ortaya çıkaran temel unsurlar belirlenerek önleyici mekanizmaları artırmaya yönelik kamu kurum ve kuruluşları, üniversiteler ile STK’ların işbirliğiyle bütüncül çalışmalar yürütülecektir.”
Madde: 729.1. de, “Kadınlara ve kız çocuklarına karşı her türlü şiddet ile topyekûn mücadele kapsamında toplumsal farkındalık ve duyarlılığın artırılmasına yönelik çalışmalar sürdürülecektir.”
Madde: 738.2. de, “Erken çocukluk döneminden başlamak üzere çocuklara ve ebeveynlerine ihmal, istismar ve şiddet konularında farkındalık eğitimleri verilecek, çocukların yaşam becerileri güçlendirilecektir.”
738.3. de, “Çocuklarla çalışan profesyonellerin ihmal, istismar ve şiddeti tespit etme ve gerekli yönlendirmeyi yapma kapasitelerini artırmaya yönelik programlar düzenlenecektir.”
746.12. de, “Ülkemizin geliştirilebilecek alanlarında çalışmalar üretmek üzere ilgili kamu kurum ve kuruluşları, STK’lar, üniversite ve özel sektör ile gençleri bir araya getiren yönetişim modelleri geliştirilecektir.”
746.13. de, “Gençlik alanında faaliyet gösteren STK’ların kurumsal yapıları, iletişim kabiliyetleri ve proje yapma kapasiteleri geliştirilecektir.”
747. de, “Gençlerin ve ebeveynlerin özellikleri ile sorun alanlarına özelleştirilmiş psikolojik danışma ve rehberlik hizmetleri yaygınlaştırılacak, yetkinlik kazandırıcı eğitimler artırılacaktır.” denilmekte,

CUMHURBAŞKANLIĞI 2023/16 Genelgesi’nde,
MADDE: 4. “Şiddetle mücadelede aktif rol alan kurumlar başta olmak üzere tüm kamu kurum ve kuruluşları tarafından kamu personelinin şiddetle mücadeleye ilişkin bilgi ve farkındalığının artırılmasına yönelik çalışmaların yürütülmesine devam edilecektir.”
MADDE: 5. “Şiddetle topyekûn mücadele etmeye yönelik toplumsal farkındalık ve duyarlılığı artırmak üzere eğitim ve bilinçlendirme çalışmaları yapılmaya devam edilecektir.”
MADDE: 10.“Yerel düzeyde şiddetle mücadelede koordinasyon ve iş birliğinin sağlanması için Valiler, Kaymakamlar tarafından gerekli tedbirler alınacaktır.” ifadelerine yer verilmiştir.

Şiddetin en çok yakın ilişkilerde -aile, akraba, komşuluk eksenli- yaşandığı gerçekliğinden yola çıkıldığında, kadınlar ve çocukların daha dezavantajlı olduğu açık seçik görülüyor.

İşte bu nedenledir ki, özellikle 20. Yüzyıldan itibaren gelişmiş ülkelerden başlamak üzere, bütün dünyada kadınların ve çocukların şiddetten korunmalarına yönelik yeni yasal ve sosyal önlemlerin alınmaya başlandığı hepimizin malumu.

Kadın ve çocuklarla ilgili pozitif ayrımcılık yasalarını özellikle kadınlar lehine uygulayacak tüm kamu görevlilerinin şiddeti anlama/önleme konusunda sistematik eğitimlere ihtiyaç olduğu hayatın yadsınamaz bir gerçeği.

İşte ülkemizdeki bu olumsuz durumu ortadan kaldıracak projeleri hayata geçirmek üzere; HEGEM Şiddetle Mücadele Vakfı geleceğe dönük bir bakış açısıyla önemli çalışmalara imza atıyor.

Ülkemizde en büyük risk olan şiddeti daha ortaya çıkmadan aile, okul ve diğer sosyal ortamlarda önlemek için etkin tedbirler almak; ülkemizde her tür şiddet bağlamında yaşanabilecek psiko-sosyal travmalar riskine karşı, acilen önleyici-iyileştirici-onarıcı hizmet modellerini hayata geçirerek, ülke düzeyinde ‘şiddetle ve suçla sivil mücadele ağı’ oluşturmak; her okula ve her iş yerine yeterli sayıda “Yeminli Şiddet Önleme Formatörü” ve “Yeminli Sosyal Arabuluculuk” belgesine sahip saha aktörleri kazandırmak amacıyla HEGEM eğitimler düzenliyor, sertifikalı meslek profesyonelleri yetiştiriyor.

Adalet sistemimizdeki eksiklik ve aksaklıkları ortadan kaldıracak, en azından sistemin yükünü hafifletecek çözüm yollarının hayata geçirildiği yeni bir döneme giriyoruz.

Ülkemizde 2022 yılında Cumhuriyet Başsavcılıklarında soruşturma evresinde işlem gören açık dosya sayısı 12 milyon 320 bin, bu dosyalardaki şüpheli sayısı 15 milyon 665 bin 933 ve yine bu dosyalardaki suç sayısı 20 milyon 565 bin 569’dur. Yani, ülkemizde sadece 2022 yılında hane başına 1’den fazla fail ya da mağdur sıfatıyla yer alan kişi düştüğünü HEGEM Raporlarından öğreniyoruz.

İstatistikler ortada 2023 yılı 1 Ocak tarihi esas olmak üzere, Türk Adalet Sisteminde icra/iflas dahil toplam açık dosya sayısı ise 57 milyon 300 bini aşmış durumdadır. Türkiye bu vb. istatistiklerle, tüm İslam Ülkeleri arasında 1. ve OECD ülkeleri (36 ülke) arasında 2. sırada yer alıyor.

“HEGEM Gençlik ve Şiddet Raporu (2018)” verilerine göre, saha araştırmaları anketine katılan 120 bin lise öğrencisinden %47’sinin anne-babası, anlaşmazlıklarını olumlu yollarla çözme yolunu seçiyor; %53’ü ise negatif yolları, yani şiddete başvurmayı yeğliyor.

Ceza İnfaz Kurumlarından ankete katılan 12 bin hükümlü gencin beyanına göre ise, “anne-babasının ortaya çıkan anlaşmazlıklarını olumlu yollarla çözenlerin oranı” sadece %27’dir. Hükümlü gençlerden %73’ünün anne-babaları anlaşmazlıklarını negatif yollarla (şiddete başvurarak) çözme yolunu seçmektedirler. Bu oran ailedeki çatışma ortamı ile çocukların suça sürüklenmeleri arasındaki bağlantıyı açıkça ortaya koymaktadır.

Yine aynı anket çalışması verilerine göre, liseli gençlerden sadece üçte biri kardeşleriyle ya da arkadaşlarıyla ortaya çıkan anlaşmazlıklarını olumlu yollarla çözme yolunu seçiyor; üçte iki oranında gençlerin anlaşmazlıklarını çözmek için şiddete başvurmaları düşündürücüdür. Genç hükümlüler geçmişte kardeşleriyle yaşadıkları sorunları %83 oranında şiddete başvurarak çözme yolunu seçmişlerdir.

Yeni yetişen nesillerin, anne-baba ilişki ve iletişim tarzlarına kıyasla, anlaşmazlıklarını çözmede daha olumsuz/yıkıcı bir tutum sergiledikleri söylenebilir.
120 bin liseli ve 12 bin hükümlü gence ulaşılan HEGEM Raporuna göre;
Liseye devam eden gençlerin %58’i, Ceza İnfaz Sistemindeki gençlerin %82’si kendinden nefret ettiğini belirtirken; Liseye devam eden gençlerin %80’i ve
Ceza İnfaz Sistemindeki gençlerin %88’i diğer insanlardan nefret ettiğini beyan etmiş.

Ailesinde son 15 yıl içinde en az bir kere suç mağduru kişi olma oranı;
Liseye devam eden gençlerde %21 ve Ceza İnfaz Sistemindeki gençlerde %84’tür. İntihar eğilimi taşıma durumu; Liseli gençlerde %37 ve Ceza İnfaz Sistemindeki gençlerde %64 olarak tespit edilmiştir.

Ülkemizde demokrasi kültürünün ve sosyal dokunun daha fazla güçlenmesi, her türlü şiddetle daha etkin mücadele edilebilmesi için, başta kamu çalışanları olmak üzere, tüm kesimlerin daha fazla bilgi edinmeleri, daha fazla sorumluluk üstlenmeleri zorunlu hale gelmiştir.

Gelinen noktada, çekişme, hizipleşme, çatışma, kavga ve şiddetin yoğun olduğu bir toplumun geleceğe güvenle bakması mümkün değildir. Bu durum sürdürülebilir değildir. Bu coğrafyada toplumsal uzlaşmayı sağlamak, birbirine gönül koyan insanlar topluluğundan, ülkesi için gönlünü koyan bir topluma hızla dönüşmemiz gerekiyor.

Sistematik Halk Eğitimi uygulamaları hem yurttaşlar için, hem Adalet çalışanları, hem de kolluk kuvvetleri için hayati derecede önemli hale gelmiştir; HEGEM tarafından uygulanan bu programın amacı, bu acil ihtiyacı karşılamaktır.

KONU ŞİDDET VE SUÇLA MÜCADELE OLUNCA, HEPİMİZE ÇOK ÖNEMLİ SORUMLULUKLAR DÜŞÜYOR.

ÇALIŞMA YAŞAMINDA ŞİDDET VE TACİZİN ÖNLENMESİ OLUNCA DA; MOBBİNG İLE MÜCADELE DERNEĞİ OLARAK İŞİMİZ DE SORUMLULUĞUMUZ DA ÇOK FAZLA ARTIYOR…

HEGEM ile aynı yolda birlikte yürümekten onur duyuyoruz.

Yolumuz, bahtımız açık olsun…

Son Söz :

Gelin tanış olalım
İşi kolay kılalım
Sevelim sevilelim
Dünya kimseye kalmaz

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Sizlere daha iyi bir hizmet sunabilmek için sitemizde çerezlerden faydalanıyoruz. Sitemizi kullanmaya devam ederek çerezleri kullanmamıza izin vermiş oluyorsunuz. Daha fazla bilgi için Çerez Politikası